E-mail: [email protected]
Hasan BARIN-YETENEKLİ YETENEKSİZLER!
Adamın biri papağan almak için evcil hayvan satan dükkana gitmiş.
Adamı, papağanın birinin yanına çeken satıcı ballandıra ballandıra anlatmaya başlamış.
"Efendim bu papağan o kadar yetenekli ki sağ ayağını kaldırınca Ingilızce, sol ayağını kaldırınca Fransızca konuşuyor"
Bunları duyunca adamı bir meraktır almış, en sonunda da merakına yenik düşüp sormuş:
"Peki iki ayağını kaldırınca nece konuşuyor?"
Adam, görevliden cevap beklerken, iki ayağını kaldırınca Türkçe konuşabildiğini ispatlarcasına papağandan ses gelmiş:
"O zaman düşerim salak"
Anlaşılmıştır;
Üçüncü dil olarak Türkçe'yi bulduğunu ispat için iki ayağını kaldırıp düşmesine gerek yokmuş.
Papağanın papağan olduğunu düşünürsek ayaklarından birini kaldırınca dil konuşması en azından fıkraya konu olabilecek kadar büyük bir yetenek, o ayrı da; adamın, papağanın iki ayağını kaldırınca düşeceğini düşünememesi; Dünya var olalıdan beri zaten var olan yerçekimi kanununu bir kenara bırakıp soru sorması da ayrı bir yetenek.
Adamın yeteneği de, sadece fıkralara salaklık konulu figür olacak kadar yetenek.
Kaptanın biri gemisine işçi arıyormuş. İş için karşısına birbiriyle arkadaş üç işçi adayı gelmiş. Kaptan birincisine yeteneğini sormuş.
Efendim ben çok iyi görürüm, binlerce km uzaktaki ülkede evin birinde bir genç kız elinde iğneyle nakış işliyor. Ben şu an o kızın elindeki iğneyi görüyorum" Kaptan bunları duyunca bozulsa da ikinci adama geçmiş.
Adam: Efendim ben çok iyi duyarım, arkadaşımın gördüğü o kız, elindeki iğneyi yere düşürdü ve ben iğnenin sesini duydum."
Kaptan iyice bozulsa da dişini sıkıp, üçüncüsüne dönmüş:
"Efendim ben bunlar gibi münasebetsizlere fena kızarım" deyince, kaptan kafasını iki kaşınıp bir düşündükten sonra, sen kal diğeri ikisi gitsin diyerek kararını bildirmiş.
Yukardaki ilk iki adam kadar olmasa da Oooo daha yetenekler.
Kurbağaları kıskandırıp kandıracak kadar kurbağa sesi taklidi, horozu bile sabahın köründe uyandıracak kadar gerçekçi horoz sesi taklidini yapanlara bire bir tanık oldum.
Kurbağa, horoz hala Dünya'da var.
Bilmem kaç bin sene önce nesli tükenen dinozorun "Jurasıc Park" filminden öğrendiğini tahmin etiğim sesinin taklidini yapmak için yırtınana ne demeli!
Güzel taklit mi yapıyor bilmem de, güzelse bile bundan dinozorların haberi olmayacağı kesin.
Kendi hakkımı da yemeyeyim, bende de garip bir yetenek var.
Karşılaştığımızda yapmamı istememeniz şartıyla anlatacağım.
Alt dudağımı, doksan derecelik bir açıyla kıvırıp, dudağımın üç kısımlarını üst çenemin üst tarafına dokundurma becerisine sahibim.
Bu yeteneğinin ne bana, ne de başkasına bir faydası olduğunu görmedim. En azından şimdiye kadar görmedim.
Herhangi bir ünlü insanı taklit edenleri çok görmüşsünüzdür. Ben özellikle ünlülerin taklitlerini yapanları sever, hakkını verenleri de seyreder yapabilenleride taktir ederim.
Ama bunun bile bir sınırı ve ayarı olmalı. Neyin ve hangi bölümlerin taklit edilmesi gerektiğinin bilinmesi gerekir diye düşünüyorum.
Allah rahmet eylesin, Kemal Sunal'ı bilirsiniz: Anlamlı, dersler veren, hatta sanat eseri bir çok filmi vardır.
Adam, o kadar sanatsal yönü, verdiği dersi daha sayamayacağım bir çok yönü bir kenara takılmış, sadece bir tek kelimeyi yetenek görüyor:
"Abi, adam bir eşşoğlueşek diyor, bitiyorum, ne kadar uğraşsam da onu gibi yapamıyorum!"
Bunu söyledikten sonra, yapamadığını kabul edip söyledikten sonra, o kelimeyi Kemal Sunal gibi yeteneksizce söylemeye çalışıp taklit ederek, karşısindakine yeteneğini sergilemeyi de ihmal etmiyor.
Örnekleri çoğaltabiliriz de, sonuç olarak;
Canlının cinsi ne olursa olsun, insan başka bir canlıyı taklit ediyor
Peki, siz, aslanı taklit eden fil; fili taklit eden kedi gördünüz, duydunuz mü?
İnsan insanı da taklit ediyor.
Peki
Siz hiç aslanı taklit eden aslan; kediyi taklit eden kediyi gördünüz, duydunuz mu?
Görüp, duyamadınız dimi?
Görüp duyamazsınız da!
Çünkü, her bir canlı yaratanın programına; programlanmış iç güdülerine göre davranır, yeteneklerini bunları temel alarak geliştirir. Bu yüzden başka bir canlının yeteneğini taklit etme yeteneği için uğraşmaz.
İnsan müstesna!
Aslına bakılırsa;
yazıda belirtilen, daha belirtilebilecek yetenek veya yetenekler aşağıda belirteceğim yeteneğin yanında yetenek bile değil!
Şapkadan tavşan çıkarabilenlerin yeteneği de mi?
Evet o da,
Tavşan şapkadaki çıkıyor, şapkada olmasa nasıl çıkacak; hem bir yetenek varsa da, bu onu çıkaranın değil, şapkanın içinde veya her nerde saklanmışsa çıkarılmayı sabırla bekleyen tavşanın yeteneği.
Ama var ya;
Menfaati uğruna, her türlü dalavereyi, yalanı, kazanmak için akla gelen herşeyi mübah sayan; vahşilikte, kendine zarar gelecek yere kadar sınır tanımayan, insan olarak Dünya'ya geldiği halde başka bir varlığa geçişteki evrimini güya başarıyla tamamlamış olduğundan her türlü davranışını kendine normal gelen;
Uzaktan gördüğünde ağzı burnu her türlü azasıyla aynı insan görüntüsüne sahip insan gibi görünmek gibi mükemmel yeteneği olan varlıklar var ya;
işte esas yetenek bu!
Allah, bu insanlardan sadece bizleri değil onları bile korusun!
Peki bu insanları nasıl tanıyacağız:
Bu insanların değerlendirirken, mantıklı, vicdanlı, bilimsel, insani doğrulara göre değerlendirin yeter.
Bakın böyle yapın, bu insanların bu yetenekleri, beyaz kağıda damlamış siyah mürekkep; koyun sürüsünün içindeki kabak koyun; keçi sürüsi içindeki boynuzsuz keçi gibi kendini nasıl şappadak belli edecek!
Sağlık, huzur, saygıyla kalın!